Konu Başlıkları
1. GENEL OLARAK
Karayollarında ulaşımın artması nedeniyle oluşan rizikoların gerek işletenleri gerekse üçüncü kişilerde oluşturduğu zararların yaygınlaşması ve toplumsal bir sorun haline gelmesi üzerine ülkemizde bu konu özel bir yasa ile ilk defa 11.05.1953 tarihinde kabul edilen 6085 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile yapılmıştır. Söz konusu yasa teknik açıdan ve sorumluluk hukuku açısından istenilen amaca cevap vermeyince İsviçre Karayolları Trafik Kanunu’nun hukuki sorumluluk ile ilgili düzenlemeleri esas alınmak suretiyle bugün yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 13.10.1983 tarihinde kabul edilerek 18.10.1984 tarihi itibariyle yürürlüğe konulmuştur. Hukuki Sorumluluğa ilişkin hükümlerin yürürlüğe girme tarihi ise 18.06.1985’dir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun amacı karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliği yönünden alınacak tüm önlemleri belirlemek olarak gösterilmiştir. Kanun kapsamında araç işletenin sorumluluğu 8. Kısım 1. Bölümde İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlığı altında 85. ve 90. Maddeler arasında düzenlenmiştir.
2. SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ
2.1. TEHLİKE SORUMLULUĞU
Hukuk sistemimizde tehlike sorumluluğu Türk Borçlar Kanunu madde 71 de ‘ Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.’ hükmüyle düzenlenmiştir. Madde metninden anlaşılacağı üzere işletilirken önemli bir tehlike içeren işletmelerde oluşacak zararlarda kusur aranmaksızın sorumluluk doğacaktır. Tehlike sorumluluğunun doğması için illiyet bağının olması yeterlidir. Ayrıca kusur varsa da bu kusur ek kusur sayılır ve işleten veya teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulma imkanını ortadan kaldırır.
Karayolları Trafik Kanunu madde 85/1 de araç işletenin hukuki sorumluluğu ‘ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ’ hükmü ile tanımlanmıştır. Madde metninde sorumluluğun kusur ile ortaya çıkacağına dair bir husus belirtilmediği gibi TBK m. 71 de tanımlanan tehlike sorumluluğuna yakın bir tanımlama yapılmıştır. Yani kural olarak araç işletenin sorumluluğu tehlike sorumluluğudur . İşletenin kusursuz olması, araçta bozukluk bulunmaması veya gerekli özenin gösterilerek tüm önlemlerin alınmış olması sorumluluğu ortadan kaldırmamaktadır .
Yargıtay da yerleşik uygulamalarında KTK da araç işletenin sorumluluğunu tehlike sorumluluğu olarak değerlendirmekte olup Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 5.11.2018 tarih E. 2017/1921 K. 2018/7879 sayılı kararında KTK m. 85/1 açıklarken ‘…bu düzenlemenin hukuki nitelik bakımından hangi sorumluluğa ilişkin bulunduğuna gelince; Özellikle endüstri devrimiyle birlikte ortaya çıkan teknik buluşlar ve makineleşme zarar tehlikesini arttırmış ve artan bu zarar tehlikesini önlemek için kusura dayanan sorumluluğun her zaman yeterli olmayacağı öngörülerek tehlikeli faaliyette bulunanların sebep oldukları zararları gidermesi kabul edilmiştir.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluk bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir’ ifadelerini kullanmıştır .
2.2. ÖZEN SORUMLULUĞU
Özen sorumluluğun kaynağı bir tesis, işletme veya faaliyetin özel tehlikelilik hali değildir. Bu sorumluluğun kaynağı kanunda öngörülen objektif özen yükümlülüğüdür. Objektif özen ödevinin yerine getirildiğini veya özen ödevi yerine getirilseydi dahi yine zararlı sonucun ortaya çıkacağını ispatlamak suretiyle sorumluluktan kurtulmak mümkündür.
KTK da aracın işletilmesinden kaynaklanmayan zararlarda kazanın ve olayın oluş şekline göre özen veya kusur sorumluluğu düzenlenmiştir. KTK madde 85/3 ‘ İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir.’ şeklinde düzenlenmiştir. Burada başka bir kişinin davranışından veya beklenmeyen halden, örneğin araçtaki bozukluktan doğan zarardan sorumluluk söz konusudur. Başka bir kişinin davranışından veya beklenmeyen halden sorumluluk ise özen sorumluluğunun tipik uygulama halidir . Buradaki durumların işletenin kusurundan kaynaklanmaması gerekmektedir. Zira araçtaki bozukluğun sebebi işletense bozukluk kavramı anlamını yitirir yerini tehlike ve kusur sorumluluğuna bırakır.
Yargıtay uygulamalarında da işletilme halinde olmayan araçta tehlike sorumluluğuna gidilemeyeceği, öncelikle özen sorumluluğuna sonra kusur sorumluluğuna gidilmesi gerektiği görülmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 23.12.2005 tarihinde E. 2005/13995 K. 2005/12763 numaralı kararında park halindeki araçta çıkan yangın sonucu LPG patlamasıyla zarar gören 3. Kişiye karşı tehlike sorumluluğu olduğunu öngören ilk derece mahkemesi kararını ‘ …Bu genel açıklamalardan sonra somut uyuşmazlığa dönülecek olursa araç işleteni bulunan davalı aracını evinin önünde bulunan park yerine çektikten ve böylece aracı terk iradesiyle hareket ettikten bir süre sonra aracın arka koltuğunda başlayan yangın bilahare araçtaki LPG tankına sirayet etmiş ve tankın patlaması sonucu yangın büyüyerek sigortalı araca sirayet etmiştir. Bu durumda aracın işletilme halinde olmadığının, dolayısıyla sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu değil, kusur sorumluluğu olduğunun kabulü gerekir ve bu durumda da davacı tarafın KTK.nun 85/3 ncü maddesindeki durumların yani olaya işleten veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurunun veya araçtaki bozukluğun neden olduğunu kanıtlaması gerekir. Mahkemece Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda kasko sigortalı araç hasarının %100 bu davalının kusurundan kaynaklandığı ifade edilmiş ise de, yangının hangi nedenle çıktığının bunda işleten davalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olup olmadığının veya yangının araçtaki bir bozukluktan ileri gelip gelmediğinin tespiti yapılmamış olduğundan, bu davalının bu yöne ilişen karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemizin 2004/5316 Esas, 2004/3367 Karar ve 17.04.2004 tarihli ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle davalı M. yararına bozulması gerekmiştir.’ gerekçesiyle bozmuştur
Ayrıca KTK m. 85/4 te düzenlenen kazadan sonraki yardım çalışmalarında oluşacak zararlar ile ilgili de özen sorumluluğunun öngörüldüğü söylenebilir. Nitekim madde metninde de kazadan işletenin sorumlu olması ve yardımın bu kazadan zarar görenlere yapılması şartıyla hakimin takdirine göre belirleneceği anlaşılmaktadır.
2.3. KUSUR SORUMLULUĞU
KTK 85/3 kapsamında işletilme halinde olmayan motorlu araç trafik kazasına işletenin kusuru sebep olduysa işleten bu zarardan haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olacaktır. İşletenin zarardan sorumlu olabilmesi için haksız fiil şartlarının tamamen oluştuğunun ispatlanması gerekecektir.
Yine sürücü ve yardımcıların kusurlarından KTK m. 85/5 ‘ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur’ maddesi gereği ve birden çok işletenin birbirine verdikleri zararı düzenleyen KTK m. 89/1 ‘Birden çok motorlu aracın katıldığı bir kazada işletenlerden biri bedensel bir zarara uğrarsa, özel durumlar ve özellikle işletme tehlikeleri başka türlü paylaştırmayı haklı göstermedikçe, kazaya katılan araçların işletenleri ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri kendilerine düşen kusur oranında, zararı gidermekle yükümlüdürler.’ hükmü gereği kusurlu sorumluluk doğacaktır. Bu durumlarda kusur varsa zararlar sigorta kapsamına alınabilecektir.
2.4. GENEL HÜKÜMLER
KTK kapsamında tehlike sorumluluğunun dışında kalan pek çok husus genel hükümlere bağlanmıştır. Bir zararın KTK kapsamında değil de genel hükümler kapsamında karşılanması KTK da zorunlu sigorta ile zararın karşılanamayacağı, TBK da düzenlenen haksız fiil ve sözleşmeye aykırı hareketten doğan sorumlulukla giderilmek üzere işletene başvurulacağı anlamına gelmektedir.
KTK m.87 de hatır taşıması ve yük zararları, m.90 da manevi tazminat, m.103 motorsuz taşıt ve motorlu bisiklet sürücülerinin zararları, m.107 aracın çalındığını bilerek binen yolcuların zararları, m.102 de çekilen aracın zararı, m.105 de yarışçıların uğradıkları zararlar genel hükümlere tabidir.
3. SORUMLULUĞUN ŞARTLARI
3.1.1 Bir Zarar Doğmuş olmalıdır
KTK kapsamında işletenin sorumluluğu için öncelikle bir zararın oluşması gerekmektedir. Bu zararın tanımı KTK m. 85/1 de ‘…bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa…’ şeklinde yapılmıştır. Madde metnini değerlendirecek olursak zararın KTK da öngörülen tehlike sorumluluğunun kişiye ve eşyaya gelen zararlarda uygulanacağı görülecektir. Zararın türünün de maddi ve doğrudan zararlar olduğu görülmektedir. Bunların dışındaki hususlarda TBK hükümleri uygulanması gerekecektir.
Zarar gören kimseler aracın işleteni, araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, araç sürücüsü veya işletme ile ilgili diğer yardımcı kişiler olabileceği gibi, yaya ya da araçtaki yolcular da olabilir. Keza bunlar dışında kalan örneğin evinin kapısı, duvarları kırılan veya dükkanındaki eşyası zarar gören kimseler de zarar gören niteliğini taşıyabilir.
Şahsa ilişkin maddi zarar, bir kimsenin ölümü, yaralanması sonucu ortaya çıkan zararlardan oluşmaktadır. Bunun kapsamında tedavi giderleri, daimi ve geçici iş gücü kaybı zararları, ekonomik geleceğin sarsılması, defin giderleri, destek kaybından doğan zararlar olup bunlar Karayolları Trafik Kanununun kapsamına girmektedir. Bu zarar kalemleri Karayolları Trafik Kanununun 85/I maddesine göre istenebilecektir. Zarar verici bir olay sonucu ölen sürücünün ekonomik desteğinden yoksun kalanların uğradıkları zarar ölen sürücünün değil destekten yoksun kalanların bir başka ifadeyle işletene göre 3. kişi konumunda olanların üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yoluyla meydana gelen zarardır ve destekten yoksun kalanlar bu zararlarının tazmini için zarar sorumlusundan istemde bulunabilirler.
3.1.2. Zarar Trafik Kazasından Doğmuş Olmalıdır
Geniş anlamda kaza zarara sebebiyet veren ani ve istenilmeyen olay olarak tanımlanır. KTK madde 3 de trafik kazasının tanımı ‘Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır’ şeklinde yapılmıştır.
Madde metnini incelediğimizde trafik kazasının ön koşullarının karayolu üzerinde ilerleme ve araçlardan en az birinin hareket halinde olması olduğu görülmektedir. İşletenin sorumluluğuna gidebilmek için karayolu ön şartının gerekçesi Karayolları Trafik Kanunun 2. Maddesi belirtilen kapsamının karayoluyla ve diğer istisnai alanlarla sınırlı olması olduğu açıktır. Hareket şartı ise trafik kazasının oluşması için kaçınılmaz unsurdur . Park halinde bir araca hayvan veya yürüyen insanın çarpması trafik kazası oluşturmayacaktır.
3.1.3. Kaza veya Zarara Motorlu Araç Sebep Olmalıdır
Motorlu araç kavramı KTK m.3 te doğrudan tanımlanmamış olsa da KTK m. 3 te yapılan tanımlamalardan karayolunda kendi itici gücüyle insan veya yük taşımaya yarayan, itici gücünü bir motordan alan taşıtlar olduğunu anlamaktayız. İnsan gücüyle hareket eden bisiklet, hayvan gücüyle ilerleyen fayton bu kapsamda olmayacaktır. Elektrikli bisikletlerin ise azami sürekli anma gücü 0,25 KW’ı geçmeyen, hızlandıkça gücü düşen ve hızı en fazla 25 km/saate ulaştıktan sonra veya pedal çevrilmeye ara verildikten hemen sonra gücü tamamen kesilenlerin de bisiklet sınıfına gireceği KTK m.3 de tanımlanmıştır.
Motorlu taşıtın en önemli unsuru şüphesiz karayolunda hareket etme unsurudur . Karayolunda hareket edemeyen uçak, helikopter tren gibi araçların işleten sorumluluğu bu kanun kapsamında bulunmayacaktır. Yalnızca trenlerin hemzemin geçitlerde sebebiyet verdikleri kazalar için KTK m. 110 da ‘…Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.’ Şeklinde düzenlendiği üzere KTK uygulanır. Fakat hemzemin geçitin fiziki kusurları ve o alandaki hizmetin etkin işlememesi kazaya sebebiyet verdiyse idare mahkemelerinin yetkili olacağı Yargıtay tarafından değerlendirilmektedir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 15.02.2018 tarihinde E.2015/6870 K.2018/1015 sayılı kararında ‘…yapılan bu açıklamalar sonucu somut olay değerlendirildiğinde, meydana gelen kazada davalı … Müdürlüğünün kazanın gerçekleşmesinde yol yapım işaret ve levhalarının o mahalde yerleştirilmediği ve gerekli önlemlerin alınmadığı, seyir halindeki araçların tehlikeye düşmesine neden olduğu gerekçesi ile kusurlu olduğu tespit edilmiş olması bakımından KTK’nın 85 vd. maddelerinde düzenlenen işletenin hukuki sorumluluğuna değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği yani yürütülen kamu hizmetinin kusurlu işletildiği, meydana gelen kazada hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklandığından uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu anlaşılmaktadır.’ diyerek durumu açıklamıştır.
3.1.4. İlliyet Bağı
KTK açısından uygun illiyet bağı, motorlu araç işletme faaliyetinin bir zarara sebep olmasıdır. Zararın motorlu aracın işletilmesi nedeniyle meydana geldiği kabul edilebiliyorsa, başka bir ifade ile araç işletilmeseydi zarar meydana gelmezdi denilebiliyorsa, bu durumda uygun illiyet bağının varlığı kabul edilir. Meydana gelen zarar ile motorlu araç işletme faaliyeti arasında ilgi bulunmasına rağmen, işletme faaliyeti zararın sebebini oluşturmuyorsa diğer bir deyişle, işletme faaliyeti o zararın doğumu için yetersiz kalıyorsa bu durumda uygun illiyet bağı bulunmadığı için işleten KTK. m.85 uyarınca sorumlu tutulamayacaktır
3.2. ÖZEL ŞARTLAR
3.2.1. İşleten Sıfatına Haiz Olma
İşleten sıfatı KTK m.3 de ‘Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır’ şeklinde tanımlanmıştır. Tanımda kanun koyucu şekli ve maddi ölçütü beraber vermiştir. Şekli ölçüt trafik siciline göre maddi ölçüt fiili hakimiyete göre olacaktır .
İşleten sıfatı gerçek işleten ve farazi işleten olarak ikiye ayrılmaktadır . Gerçek işletenler KTK m.3 tanımlamasında yer alan araç sahibi, aracın mülkiyeti muhafaza kaydıyla alıcısı, uzun süreli kiracı, adı trafik belgesinde yazılı olan kişiler, adına sigorta poliçesi düzenlenen kişilerdir. Farazi işletenler ise gerçek işleten olmadıkları halde bazı durumlarda gerçek işleten gibi sorumlu olanlardır. Bunlar KTK m. 104/1 de motorlu araçla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar, KTK m. 105 te yarış düzenleyicileri, KTK m. 107/1 de motorlu aracı çalan ve gaspeden kişileri KTK m.106 da devlet ve diğer kamu tüzel kişileridir. Motorlu araç ile ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüs sahiplerine örnek olarak tamirci, boyacı, galeri gibi yerler gösterilebilir. Bu tip yerlerin KTK m. 104 kapsamında sorumlu olabilmesi için işletenin bu yerlere terk iradesini net bir şekilde sunması gereklidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 06.05.2015 tarihinde E. 2013/17-2197 K. 2015/1302 sayılı kararında ‘Bu madde gereğince motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişiler, bu tür araçların gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu tutulur. Ancak bu madde uyarınca galericinin gerçek işleten malik yerine farazi işleten olarak sorumlu tutulabilmesi için, araç üzerindeki eylemsel egemenliğin kesin biçimde bu yere geçtiğinin ortaya konulması gerekmektedir.’ şeklinde karar vermiştir.
KTK m 107 kapsamında motorlu aracı çalanın işleten gibi sorumlu olması için gerçek işletenin çalınma eyleminde kusuru olmaması gerekir. Yargıtay benzin istasyonunda aracını yakıt doldurulmak üzere bırakan ve bu esnada aracı çalınan gerçek işletenin çalınan araçla yapılan kazada kusurlu olacağına hükmetmiştir .
Gerçek veya farazi anlamda işleten sıfatına haiz olmayan kişilerin KTK kapsamındaki araç işletenin sorumluluğuna tabi olacaklarını söylemek mümkün değildir.
3.2.2. Aracın İşletilme Halinde Olması veya Kanunda Öngörülen Diğer Sebeplerin Gerçekleşmesi (KTK 85/1, 85/3, 85/4)
Aracın işletme halinde olması mekanik aksamının çalışması ve hareket halinde karayolunda bulunması anlamına gelmektedir. Araç işletenin sorumluluğunu tehlike sorumluluğu olarak düzenleyen KTK m. 85/1 de ‘…bir motorlu aracın işletilmesi’ ifadesiyle tehlikenin aracın işletilmesinden kaynaklandığı belirtilmiştir. İşletme kazaları çok büyük çoğunlukla motor gücüyle hareket halindeki araçlardan kaynaklansa da nadiren çalışır vaziyette duran araçlardan kaynaklı zararlar da oluşabilmektedir. Örneğin yol kenarına park etmiş ve farları çok güçlü bir şekilde yanan aracın yolun karşısından gelen araca verdiği zarar, çalışır vaziyetteki aracın çıkarttığı gaz ile zehirlenmeye sebebiyet vermesi gibi
Aracın işletme halinde sayılabilmesi için KTK m.2 de belirlenen karayolu ve diğer özel alanlarda bulunması şarttır. Örneğin tarlada çalışan bir traktörün devrilmesi sonucunda meydan gelecek zararlarda aracın işletme halinde olduğunu değerlendirmek mümkün değildir. Bu duruma istisna olarak Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 11.06.2015 tarihinde E.2014/2977, K.2015/8600 sayılı kararında karayolu bağlantısı bulunan tarlalardaki işleten sorumluluğunun KTK kapsamında olacağını ‘…yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin (tarlanın) karayolu ile bağlantısı bulunmaktadır. 2918 sayılı …’nun 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir. Bu nedenle meydana gelen zarar teminat kapsamındadır.’ şeklinde değerlendirmiştir.
KTK m. 85/1 kapsamındaki sorumluluğun oluşabilmesi için aracın işletiliyor olması gerekir ya da kanunda 85/3 te özel olarak düzenlenen işletme halinde olmayıp gerekli şartları taşıyan hallerin varlığı aranır. KTK m 85/3 ‘İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir’ şeklinde düzenlenmiştir. İşletme halinde olmayan aracın zararlarından KTK kapsamında sorumluluk doğması için kusur ve aracın bozukluğu aranır. Yargıtay yerleşik uygulamalarında işletme halinde olmama durumunu aracı mutlak suretle terk iradesinin bulunup bulunmamasına göre değerlendirmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi işletme halinde bulunan bir okul servis aracının yol kenarındaki çeşmede su içmek üzere durduğu esnada servisten inen bir öğrencinin kaza sonucu hayatını yitirdiği olay ile ilgili ‘…2918 sayılı Yasa’nın 85/1 inci maddesinde düzenlenen sorumluluğun bir tehlike sorumluluğu olduğunun doktrinde ve uygulamada duraksamaya meydan vermeyecek şekilde kabul edilmesine, ayrıca, aracın trafiğe çıkarılması ve karayolunda bulunması işletilme halinde olduğunun kabulü için yeterli olup, dava konusu olayda olduğu gibi karayolu sayılan yerlerde geçici olarak duraklama halinde bulunan bir aracın işleteninin sorumluluğunun da tehlike sorumluluğu olduğu ’ değerlendirmesini yapmıştır.
KTK 85/3 te belirtilen kusur şartına örnek olarak park halinde bırakılan aracın işletilen diğer araçların görüş açısını kapatması olabilir. Bozukluk şartına ise gerekli bakımları yapılmadığı için el freni boşalan aracın yokuştan harekete geçmesi sebebiyle verdiği zararlar gösterilebilir.
İşletilme halinde olup olmama ile ilgili motoru çalışır vaziyette hareket ederken yokuş aşağı motorun kapatılması halinde ya da çalışmıyorken insan gücüyle harekete geçirilen aracın sorumluluğunun ne olacağı akla gelebilir. Birinci ihtimalde işleten sorumluluğu devam ederken ikinci ihtimalde işletilme söz konusu olmayacaktır.
İşletilme halinde değilken KTK kapsamında sorumlu olunabilecek diğer bir durum da KTK m.85/4 te ‘İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, hakimin takdirine göre kendi aracının katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin maruz kaldığı zarardan da sorumlu tutulabilir. Ancak, bu durumda işletici teşebbüs sahibinin sorumlu kılınabilmesi için kazadan kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan doğruya kendisine veya araçta bulunanlara yahut kazaya taraf olan üçüncü kişilere yapılması gerekir.’ Şeklinde düzenlenen kaza sonucu yardım faaliyetindekilerin uğrayacağı zararlardaki sorumluluktur. Buradaki şartlar da işletenin kazadan kendi sorumlu olması ve yapılan yardımın işletene veya taraf 3. kişilere olmasıdır.
3.2.3. İşleten Kurtuluş Beyyinesi Getirememiş Olmalıdır ( KTK m. 86)
KTK m. 86 işletenin veya teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulması durumunu düzenlemiştir. Maddenin birinci fıkrası ‘İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.’ şeklinde düzenlenmiştir. Kanun koyucu bu madde ile mücbir sebep ve üçüncü kişinin ağır kusuru durumlarında işletenin sorumluluktan kurtulacağını düzenlemiştir. Bu durumlarda da işleten veya sorumlu olduğu kişilerin kusursuz olmalarını aramıştır. Ayrıca araçtaki bozukluğun sorumluktan kurtulmak için yeterli olmayacağını da açıkça belirterek lastik patlaması, rot çıkması vb arızaların mücbir sebep olarak işleteni tehlike sorumluluğundan kurtarmasının önüne geçmiştir.
Mücbir sebep illiyet bağını kesen bir durumdur. Bir olayın mücbir sebep olarak değerlendirilmesi için mutlaka işletenin dışında beklenmedik, olağanüstü ve kaçınılmaz şekilde ortaya çıkması gerekir . Uygulamada genel olarak yıldırım düşmesi, taş yuvarlanması gibi durumların mücbir sebep olarak değerlendirildiği görülmektedir. Yargıtayın da mücbir sebep ile ilgili tutumunun katı olduğu söylenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20.03.2013 tarihli, E.2012/11-1096, K.2013/382 sayılı kararında ‘…Sürücünün ani ölümü, kendini kaybetmesi, uyuklaması gibi olaylar da aracın işletilmesine yabancı olan olaylardan değildir ( Haluk Tandoğan, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku, 1981, s.247; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, a.g.e., s.540 )Bu itibarla, araç sürücüsünün seyir halinde iken ölümü sonrası meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşan zararlardan işleten sorumlu olup, kazanın mücbir sebepten kaynaklandığı savunmasında bulunamayacaktır.’ hükmüyle Yargıtay özel dairesinin bozduğu kararda direnen ilk derece hakimini haklı görmüştür .
4. SORUMLULUĞUN AZALTILMASI
İşleten KTK m. 86/1 deki şartları tamamlayıp sorumluluktan kurtulamazsa KTK m.86/2 de ‘Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir’ düzenlemesiyle tazminattan indirim talep edebilir.Zarar görenin muhtemel kusurlarının neler olabileceği düşünüldüğünde uygulamada emniyet kemerinin takılmaması, alkollü olduğunu bildiği kişinin aracına binmesi, kaldırımı ve yaya geçitini kullanmamak gibi durumların olduğu görülmektedir.
4.2. HATIR TAŞIMASI (KTK m. 87/1)
İşletenin sorumluluğunu azaltan bir diğer durum ise KTK m.87/1 de düzenlenen hatır taşımasıdır. Madde ‘Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir’ şeklinde düzenlenmiştir. Burada önemli olan husus araçta taşıma veya aracı verme işleminin herhangi bir edim karşılığında yapılmamış ya da bu edimin önemsiz olmasıdır. Kanun koyucunun maddeyi düzenlemesindeki asıl gerekçe hakkaniyet düşüncesidir. Hatır taşıması durumunda işleten KTK kapsamında sorumlu olmayacak TBK m 51 ve 52 kapsamında genel hükümlere göre zarar gören zararını talep edecektir.
Yargıtay uygulamalarında yakın akrabaların taşınmasının hatır taşıması kapsamında olmayacağı düzenlenmiştir. Buna gerekçe olarak edimin yalnızca ekonomik boyutla yapılmayacağı toplumsal değerlerinde edim olarak görülebileceğini göstermiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 26.12.2018 tarihli E.2018/3231, K.2018/12869 sayılı kararında ‘Dava dışı araç sürücüsü … …, Ölen destek …’nin kayınbiraderi, davacı …’nin de kardeşi olduğu sabit olup desteğin eşi … ile sürücü … … arasında kardeşlik ilişkisi şeklinde yakın akrabalık bağı bulunduğu anlaşılmış olup bu taşımada hatır taşıması bulunmamasına rağmen aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.’ gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur .
5. SONUÇ
6. KAYNAKÇA
Aşçıoğlu, Çetin. Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat Davaları. 1.Bası. Ankara: Sözkesen Matbaa, 1989.
—. Trafik Kazalarından Doğan Hukuk ve Ceza Sorumlulukları. 2.bası. Ankara, 2008.
Çeliktaş, Demet. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda İşletenin Hukuki Sorumluluğu. İzmir, 1987.
Eren, Fikret. Borçlar Hukuk Genel Hükümler. Ankara: Yetkin, 2014.
Gökcan, Hasan Tahsin, ve Seydi Kaymaz. Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Tazminat-Sigorta-Rücu Davaları Ve Trafik Suç Ve Kabahatleri. Ankara, 2010.
Kılıçoğlu, Ahmet M. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. 14. Bası. Ankara: Turhan Kitabevi, 2011.
Tandoğan, Haluk. Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk. Ankara: Turhan, 1983.
Kazancı İçtihat Erişim Programı www.kazanci.com.tr.